“Bir Anekdotla Başlayalım: Bilgi, Etik ve Varoluş Üzerine Bir Düşünce”
Bir zamanlar bir filozof, “Bir kurum ne zaman bilgi üretir ki gerçekten var olduğunu söyleyebiliriz?” diye sormuştu. Belki bu soru, TENMAK’ın kuruluş amacı üzerine düşünürken kulağınızda bir çınlama gibi dolaşabilir. Bilgi, etik ve ontolojinin kesişim noktasında duran bu düşünce, bizi yalnızca bir araştırma kurumunun teknik tanımına değil, aynı zamanda o kurumun epistemolojik meşruiyetine ve etik yükümlülüğüne dair derin bir sorgulamaya davet eder. Bu yazıda, TENMAK’ın kuruluş amacı nedir? sorusunu üç felsefi perspektiften—etik, epistemoloji ve ontoloji—ele alacağız; farklı filozofların bakış açılarını, güncel tartışmaları ve çağdaş örnekleri bir araya getirerek insanî bir çerçeve kuracağız. ([Vikipedi][1])
1. TENMAK’ın Kuruluşuna Felsefi Bir Çerçeve
1.1. Teknik Tanımın Ötesinde Bir Amaç
Resmî metinler TENMAK’ı, Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu olarak tanımlar; 28 Mart 2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kurulan bu kurum, enerji, maden, iyonlaştırıcı radyasyon, parçacık hızlandırıcıları ve nükleer teknoloji alanlarında bilimsel araştırmalar yapmak, geliştirmek ve desteklemek amacıyla örgütlenmiştir. Kurum, araştırmacılara bilimsel ortam sağlamak, yeni ürünler üretmek ve var olanları geliştirmek üzere çalışmalar yürütür. ([Vikipedi][1])
Ama burada durmak, yalnızca bir kurumsal iskeleti okumaktır. Bizim ilgilendiğimiz soru şu: Bu teknoloji üretme iradesi, toplumsal bilgi üretimiyle nasıl ilişkilidir? Bilgi yalnızca verilmiş gerçeklerin toplanması mıdır, yoksa toplumsal fayda ve etik kaygılarla biçimlenen bir eylem midir?
1.2. Bilgi Üretimi ve bilgi kuramı
Epistemolojinin merkezi sorularından biri şöyledir: “Bilgi nedir ve nasıl elde edilir?” TENMAK gibi kurumlar, bilimsel bilgi üretmeyi amaçladıklarını belirtirler. Ancak bu üretim süreci, sadece laboratuvar deneyleri ve raporlarla sınırlı kalmaz; aynı zamanda bir epistemik sorumluluğu da içerir. Michel Foucault, bilgi ve iktidar arasındaki ilişkiyi incelerken, bilimsel kurumların toplumsal düzeni yeniden üretmede ne kadar belirleyici olduğunu ortaya koymuştur. TENMAK’ın enerji ve nükleer teknoloji alanında bilgi üretme rolü, sadece teknik uzmanlığı yansıtmakla kalmaz; aynı zamanda bilgi ile güç arasındaki ilişkiyi de yeniden kurar.
Bu yüzden, bu tür bir araştırma kurumunun kuruluş amacı üzerine düşünürken, epistemolojik olarak “hangi bilgi üretiliyor?”, “bu bilginin toplumsal etkileri nelerdir?” ve “bilgiye erişimde eşitlik sağlanabiliyor mu?” gibi soruları sormak yerinde olur.
2. Etik Perspektif: Bilimsel Sorumluluk ve etik İkilemler
2.1. Bilimin Etik Boyutu
TENMAK gibi bir kurumun amacı üzerinde düşünürken, etik felsefenin temel sorularını göz ardı etmemek gerekir. Bilimsel araştırmalar yalnızca “ne yapabiliriz?” değil, aynı zamanda “ne yapmalıyız?” sorusunu da içermelidir. Hans Jonas’ın “Sorumluluk İlkesi” bu noktada açıcıdır: teknolojik yetenek arttıkça sorumluluk da artar, çünkü sonuçlar yalnızca bireylere değil, geniş ekosistemlere ve gelecek nesillere de yansır.
TENMAK’ın yenilikçi enerji çözümleri ve nükleer teknolojiler üzerine çalışmaları, toplumsal fayda ve çevresel riskler arasında faklı etik ikilemleri gündeme getirir. Örneğin, temiz enerji üretimi hedeflenirken nükleer atık yönetimi gibi konular, yalnızca teknik değil, etik açıdan da tartışılması gereken meselelere dönüşür. Bu yüzden, bir kurumun kuruluş amacı “bilim” ile sınırlandırılamaz; aynı zamanda bu bilimsel çabanın toplumsal ve çevresel sorumlulukla nasıl bütünleştiği de değerlendirilmelidir.
2.2. Toplumsal Adalet ve Bilim Politikaları
Etik tartışmalar ayrıca toplumsal adalet boyutunu da içerir. Bilim politikaları, kaynak dağılımı ve Ar-Ge projelerine erişim gibi konular, toplumsal fırsat eşitliğini doğrudan etkiler. TENMAK’ın araştırmacılara bilimsel ortam sağlaması ve proje desteği vermesi kurumsal bir amaç olsa da epistemik adalet açısından bakıldığında bu süreç, farklı toplumsal grupların bilimsel üretime katılımını nasıl etkiliyor?
Bu tür sorular, yalnızca kurumun resmi hedeflerini okumakla kalmaz; aynı zamanda bilginin toplum içindeki dönüşümünü ve güç ilişkilerini anlamamıza yardımcı olur.
3. Ontolojik Bakış: Bilim ve Varlık Sorunsalı
3.1. Bilimsel Varlığın Anlamı
Ontoloji, “varlık nedir?” sorusuyla ilgilenir. TENMAK gibi bir kurumun varoluşunu ontolojik açıdan tartışmak, onun ne için var olduğunu sorgulamak demektir. Bilimsel kurumlar, varoluşlarını “bilgi üretmek” üzerine kurarlar; ancak varlık, yalnızca epistemolojik bir üretim değildir. Varlık aynı zamanda toplumun bilimsel projeler aracılığıyla kendi kendini tanıma biçimidir.
Martin Heidegger’in “Dasein” (orada-olmak) kavramı, insanın dünyadaki varoluşunu anlamaya dair derin bir bakış sunar. Bir kurumun varlığı da benzer bir şekilde değerlendirilebilir: o kurum, toplumsal dünyada nasıl bir “orada-olma” biçimi yaratıyor? TENMAK’ın enerji ve maden alanında bilimsel kapasite geliştirme amacı, Türkiye’nin enerji politikalarıyla, uluslararası bilimsel iş birlikleriyle ve ekonomik hedeflerle iç içedir. Bu yüzden kuruluş amacına ontolojik bir bakış, kurumun sosyal dünyadaki yerini ve etkisini sorgular.
3.2. Bilimsel Gerçeklik ve Kurumsal İddia
Bilimsel realite, kurumların iddialarıyla oluşturulur. Ancak bu iddialar, toplumsal, ekonomik ve etik bağlamlardan bağımsız değildir. John Searle’ın “sosyal gerçeklik” teorisi, kolektif kabul ve normların gerçekliği inşa ettiğini ileri sürer. TENMAK’ın bilimsel araştırma iddiası, yalnızca teknik bir gerçeklik değil; aynı zamanda toplumsal bir gerçekliktir. Bu yüzden, kuruluş amacı üzerine düşünürken epistemolojik ve etik boyutlarla birlikte ontolojik boyutu da değerlendirmek gereklidir.
4. Güncel Tartışmalar ve Çağdaş Örnekler
4.1. Bilim, Teknoloji ve Toplum (STS) Perspektifi
Bilim, teknoloji ve toplum (STS) yaklaşımı, bilimin toplumsal yapı ve dinamiklerle nasıl iç içe olduğunu gösterir. TENMAK gibi kurumlar, yalnızca teknolojik yenilik üretme iddiasında bulunmaz; aynı zamanda toplumun bilimsel dünyayla kurduğu ilişkiyi de yeniden şekillendirir. Bu bağlamda, bilimsel çalışmanın kamusal fayda, risk ve güvenilirlik açısından değerlendirilmesi gerekir.
4.2. Akademik ve Uluslararası İş Birlikleri
TENMAK’ın uluslararası projelere ve bilimsel iş birliklerine katılımı, epistemik çeşitlilik ve bilgi paylaşımı açısından önem taşır. Bilgi, yalnızca tek bir merkezden üretilen bir “hakikat” değildir; sosyal ağlar, iş birlikleri ve disiplinlerarası etkileşimlerle zenginleşir. Bu nedenle kuruluş amacı, yalnızca ulusal bir hedef değil; aynı zamanda küresel bilimsel topluluğa katkı hedefini de içerir. ([tenmak.gov.tr][2])
Sonuç: Bir Soru İle Bitirelim
TENMAK’ın kuruluş amacı, enerji, nükleer ve maden alanlarında bilimsel araştırma, geliştirme ve üretim yapmakla tanımlansa da bu amacın felsefi anlamı, çok daha derindir. Etik sorumluluk, epistemik meşruiyet ve ontolojik varoluş açısından düşünmek, bir kurumun teknik tanımını aşarak onun toplumsal, kültürel ve insani etkilerini sorgulamamıza olanak tanır. Şimdi size sormak istiyorum: Bir bilim kurumunun “amaç” beyanı ne kadar bizim ortak faydamızı yansıtır? Bilimsel bilginin etik ve ontolojik boyutlarını nasıl daha geniş bir toplumla paylaşabiliriz? Okurun bu sorulara verdiği yanıtlar, bilginin yalnızca kurumsal tanımlardan değil, biz insanların ortak tahayyülünden doğduğunu gösterecektir.
[1]: “Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu – Vikipedi”
[2]: “Hakkımızda – tenmak.gov.tr”