Aniden Gelen Sinir Nedir?
İzmir’de yaşayan, 25 yaşında, sürekli espri yapan ama içten içe her şeyin derinliklerine inip saatlerce kafasında kuran biri olarak size bir soru sorayım: Aniden gelen sinir nedir? Ne zaman bu soru kafama takılsa, aklıma hemen şunlar geliyor: “Oğlum, birden bunalıma mı girdim?” Ya da “Hayatın anlamını mı sorguluyorum?” Bazen öyle bir an geliyor ki, tıpkı bir film sahnesi gibi her şey aniden değişiyor. İşte o an, aniden gelen sinir dediğimiz şey oluyor.
Aniden Sinirlenmenin İlk Aşaması: Küçük Şeylerden Çıkma
Bir gün bir arkadaşımla yürüyüş yapıyoruz, İzmir’in en kalabalık caddesinde. Bir yanda sesli sesli kahkaha atan bir grup arkadaş, diğer yanda hızlıca yürüyen insanlar… Tam o anda, önümdeki insanın telefonunun ekranına düşen birkaç damla çay… Gözlerim büyüyor, nefesim hızlanıyor. Neden? Çünkü bu çay, sanki bütün hayatımı altüst edecekmiş gibi geliyor. “Evet, bu çay beni gerçekten deli edebilir!”
Sahip olduğum sinir, biraz da bu tür anlık ama abartılı tepkilerden kaynaklanıyor. Hani derler ya, “Kova dolup taşarsa, küçük bir damla bile fazladan gelir” diye. İşte, aniden gelen sinir de bu tarz anlarda vücuda giriyor.
İç sesimle baş başa kalıyorum, küçük bir düşünme süresi bile yok:
İç ses: “Bu çay herhalde bile bile mi döküldü? Hadi canım, 10 sene önce bilmediğim bir şeydi, şimdi dökülmesini izlerken böyle sinirleniyorum, harika!”
Aniden Gelen Sinirin Altında Ne Var?
Düşünürken fark ediyorum ki, aniden gelen sinir aslında uzun süredir birikmiş bir birikintinin patlaması. Mesela, İzmir’de yaşıyorum ya, bu şehri seviyorum ama bazen… Trafikte tıkalı yolda her araç 15 cm daha yanaştığında, içimdeki sabır seviyesinin tükenmesi an meselesi. Ne oluyor, neyi kaybediyorum? Hızla giden arabaların arkasındaki “herkes gitse de ben geçsem” mantığı. Bunu da fazlasıyla ciddiye alıyorum. Sinirleniyorum, ama sonra “Ya biraz sakin olsan iyi olur” diye kendi kendime hatırlatma yapıyorum.
Kısa diyalog:
Ben: “Arkadaş, niye bu kadar sinirleniyorsun?”
İç ses: “Bilmiyorum, bir yanda beni sinir eden herkes var, bir yanda bu haksızlık!”
Ben: “Sakin ol, zaten sana hiçbir şey olmuyor.”
Ve işte… Sinir tekrar kalp atışlarımı hızlandırmaya başlıyor. Olayın tek sebebi, “bu dünyada bir şeyler ters gidiyor” hissi.
Sinir O Anlarda Her Şey Olur
Bir arkadaşımın evine gittik geçenlerde. Her şey yolunda gidiyor, evin içine adımımı attığım an her şey çok normal. Sonra ne oldu? Evet, o an gerçekten anlamadım. “Lan neden sinirleniyorum?” diye kendimi sorgularken, arkadaşımın köpeği benden hiç hoşlanmadı. Onun bakışları, “Ne bakıyorsun lan sen?” diyen bakışlar gibiydi.
Evet, köpeklerin bakışları gerçekten kalbimi kırabilir. Ama sonra düşündüm: “Köpekle sinirlenmek ne kadar mantıklı olabilir ki?” Sonra iç sesim devreye girdi:
İç ses: “Bunu da sayarsak, bir hayvanla sinirlenmenin faydası ne olur ki?”
Bu tip anlar, “Aniden gelen sinir” fenomeninin tam tanımı. Küçücük şeyler bir araya gelince, insanın ruh hali değişiyor, sinirler tepeme çıkıyor.
Sinirlerinizi Yönetin: Küçük Adımlar, Büyük Sonuçlar
Tabii ki, hemen her şeyin çözümü yok. Ama şunu fark ediyorum: Sinirlenmekten kaçınmak, o kadar da zor değil. En basit çözüm, önce bir durup nefes almak. Hani o eski alışkanlık vardır ya, “5’e kadar say” diye. Belki de gerçekten işin özü bu.
Bir gün arkadaşlarım bana “Neden bu kadar espri yapıyorsun?” diye sordular. Gülümsedim ve cevabım şu oldu: “Beni anlamazsanız sinirlenirim!” Tabii sonra o kadar komik oldu ki, herkes kahkahalara boğuldu. O an anladım ki, aslında bazen insanın sinirlerini kontrol etmesinin tek yolu, o anın komik yanını bulmak. O yüzden, aniden gelen sinir dediğimiz şey, genellikle zamanın daralmasından ya da birikmiş duygulardan kaynaklanıyor.
Sonuçta Ne Oluyor?
Sonuç olarak, aniden gelen sinir insanın kimliğiyle çok yakından ilişkili. Esasında, bizler yalnızca hayatın küçük aksaklıklarına sinirleniyoruz. Ne kadar mantıklı olduğu ise tamamen ruh halimize ve çevremizdeki insanlara bağlı.
Yani, evet, biraz rahatlamak gerek. O yüzden ne yapın? Bir yere gitmeden önce derin bir nefes alın, birkaç saniye düşünün, sonrasında sakinleşin. Hem ne demişler? “Bir anlık sinirle ne olur, sonra geçer” 🙂